Pvp Tanıtımları l Metin2 PVP l KO PVP
TAZILARIN HİKAYESİ Uyeoll10
Pvp Tanıtımları l Metin2 PVP l KO PVP
TAZILARIN HİKAYESİ Uyeoll10
Pvp Tanıtımları l Metin2 PVP l KO PVP
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 TAZILARIN HİKAYESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ANGELOFD£ATH
Level 1
Level 1
avatar


<b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 03/08/10
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 7
<b>Nerden</b> Nerden : Trabzon
<b>Rep Gücü</b> Rep Gücü : 15
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 0

TAZILARIN HİKAYESİ Empty
MesajKonu: TAZILARIN HİKAYESİ   TAZILARIN HİKAYESİ Icon_minitimeSalı Ağus. 03, 2010 6:32 pm

YÜZYIL ÖNCEKİ İSTANBUL SOKAKLARININ TAPULU SAHİPLERİ : KÖPEKLER

İstanbul"da
geçen yüzyıllarda sokak köpekleri kentin simgelerinden biri olarak
belirgin bir üne sahiptiler. İstanbul"u gezen yabancı yazarların
neredeyse hepsi, kenti anlatan eserlerinde, inanılmaz sayılara ulaşan
sokak köpeklerini ve bu köpeklerle büyük bir uyum içinde yaşayan kent
halkını şaşkınlıkla anlatırlar.


Örneğin İstanbul"u 1655"te
gezen Jean de Thevenot, daha o dönemlerde bile İstanbul"daki sokak
köpeklerinin inanılmaz çokluğuna ve halkın onlara sevecen yaklaşımına
şaşırarak tanık olur. Thevenot, bazı zenginlerin kurdukları vakıflar
aracılığıyla ölümlerinden sonra bile köpeklere vakıflarının
nizamnamelerine koydukları kayıtlarla yardıma devam ettiğini de hayretle
ifade eder. Aynı şaşkınlığı İstanbul"u 1701"de gezen ünlü botanikçi
Joseph Pitton de Tournefort"un gezi izlenimlerinde de görürüz.



Ancak
sokak köpeklerinin İstanbul"u tam istilası XIX. yüzyılda
gerçekleşmiştir. Bu yüzyılda İstanbul"u ziyaret eden yazarlar Gerard de
Nerval, René Chateaubriand, Alphonse de Lamantine, Julia
Pardoe,Theophile Gautier, Edmondo de Amicis ve Pierre Loti; İstanbul" u
anlatırken sokak köpeklerinin çokluğundan ve şehir sakinleriyle olan iyi
ilişkilerinden muhakkak söz ederler.


Yapılan çeşitli
tahminlere göre XIX. yüzyılda İstanbul"da 40-50.000 sokak köpeği vardı.
İşin ilginç yanı köpeklerin örgütlü yaşamalarıydı.


Uzun
yıllar İstanbul"da yaşamış ve İstanbul Fransız Ticaret Odası ile Union
Française"in yöneticiliğiri yapmış Ernest Giraud, Fransız Ticaret
Odası"nın yayın organı olan aylık "Bulletin" dergisinin 1896 yılı Nisan
sayısında İstanbul köpeklerinin bu niteliğini şöyle anlatıyor:


"Gözlemlerimize
göre İstanbul köpekleri, gruplar halinde sanki bir lonca imişler gibi
yaşarlar.Bu korkunç hayvanların kurdukları her grup bir mahallenin
mülkiyetini ele geçirip orada tekel konumuna gelir. Komşu bir bölgeye
girmek isteyen şanssız bir köpek, mahallenin yerli sakini olan köpekler
tarafından feci hırpalanır. Çeşitli mahalleleri ayıran ideal sınırlara
saygı gösterilmesi dişi köpeklere de zorla kabul ettirilir. Sokak
köpeklerininin kendi haklarını hiçbir zâfiyet göstermeden savunmalarına
tanıklık etmek çok ilginçtir."


Giraud aslında İstanbul sokak
köpeklerini hiç sevmez, onların ortadan kaldırılmaları gerektiğini
düşünür ve kendi uygar (!) düşüncesine göre İstanbul halkının onlara
sevecen davranışı anlaşılmaz bir tutumdur. Mesela kentin en ünlü caddesi
olan bugünkü İstiklal Caddesi"nin bulunduğu Cadde-i Kebir"in
kaldırımları üzerinde yatıp uyuyan bir köpeği uyandırmamak için kent
sakinlerinin kaldırımdan inip arabaların geçtiği yoldan yürüyüp
kendilerini tehlikeye atmalarını anlayamaz. Onun gözlemlerine göre köpek
sevgisi Müslüman veya Hıristiyan bütün İstanbullularda vardır. Onları
severler , beslerler ve birlikte yaşarlar.


Yazarımız köpeklerle ilgili başından geçen bir olayı da anlatır. Önce İstanbulluların köpeklere davranışını betimler:


"Mesela
Cadde-i Kebir denilen Büyük Pera Caddesi"nden Taksim"e doğru giderken,
bütün yüksek sosyete mensuplarının veya kendisine öyle diyenlerin akşam
üstleri sıkışık bir şekilde gidip geldikleri sol taraftaki kaldırımların
üzerinde korkunç sokak köpekleri yatarlar ve sakin sakin uyurlar.Yoldan
geçenler bu dörtayaklıların istirahatlerini bozmamak için yanlarından
bir tur atıp yola inerler. Bir akşam üstü uyuyan on köpeği rahatsız
etmemek için binlerce kişinin birçok kez yollarını değiştirmelerini
hatta bazan yoldaki arabaların altına düşmekten zor kurtulmalarını
seyretmek çok enteresandır. Bu iyi yürekli insanlar, kendileri kadar
sabırlı olmayan bir Avrupalının köpeğin kafasına bastonuyla vurup
hayvanı uyandırmasına içgüdüsel olarak çok şaşarlar."


Sonra
kendi öyküsünü anlatır. Tepebaşı"nda ki yazlık bahçenin yanındaki
sokaktan Fransız kültür ve yardım kurumu olan Union Française"e gitmek
zorundadır; işi aceledir ama kaldırıma kocaman bir köpek kıvrılıp
yatmıştır, Elindeki bastonu hızla hayvana indirir ve kendine yol açmak
ister, hayvancağız inleyerek ayağa kalkar ama o anda önce kaldırımda
kestane satan Müslüman satıcı, arkasından da yoldan geçen bir İstanbullu
madam hışımla Ernest Giraud"nun üstüne yürürler. İstanbullu madam onun
Fransız olduğunu anlamıştır ve Fransızca avazı çıktığı kadar
bağırmaktadır:


-Bu hayvanı hangi hakla dövüyorsunuz? Onlar size ne yaptı? Onları siz mi besliyorsunuz?


Ernest
Giraud bu tepkiyi hiç rasyonel bulmaz ama daha ileriye de gitmeyi gözü
yemez, hakaretler arasında oradan uzaklaşmayı yeğler.


Bu
arada İstanbul sokak köpeklerinin şehirde güvenlik, sağlık ve kent
temizliği ile ilgili olumlu katkılarını da belirtmek gerekir.
Mahallesine sahiplenen ve mahalle sakinlerini iyi tanıyan sokak
köpekleri geceleri, kendi mahallelerine gelen yabancılara ve şüpheli
kimselere saldırarak bir çeşit zabıta görevini üstleniyorlardı. Ayrıca
gündüzleri kendilerine evlerin kapı ve pencerelerinden atılan tüm yemek
artıklarını da yuyerek şehrin bir ölçüde kirlenmesini önlüyorlardı.
Temizlik işlerinin ve çöp toplamanın çok ilkel vcasıtalarla yapıldığı
kentte bu hiç de küçümsenmeyecek olumlu bir katkıydı..


Osmanlı
dönemi yöneticileri çeşitli dönemlerde kenti bu sokak köpeklerinden
temizleme girişimlerinde bulunmuşlardır. Bunun ilk örneği II.Mahmut
dönemine rastlar; II. Mahmud ,yeniçerileri ortadan kaldırdıktan sonra
sokak köpeklerini de ortadan kaldırmayı düşünmüş ve bir tekneye
doldurulan köpekler Sivriada"ya sürülmek istenmiştir ama çıkan ani bir
fırtınadan dolayı tekne Sivriada"ya yanaşamadığı gibi , gerisin geri
geldiği İstanbul kıyılarına geri dönmek zorunda kalmış ve köpekler
sürülmekten kurtulmuştur.


İkinci kez Sivriada ile içinde
insan yaşamayan diğer adalara köpeklerin sürülmesi Abdülaziz dönemine
yani 1870"li yıllara rastlar. Bu kez köpekler adalara nakledilmiş, aç
susuz orada perişan olmuşlar, bu yürek paralayıcı durum içinde insan
yaşamayan ve köpeklere mezar olan adalara halk arasında "Hayırsız
Adalar" denmesine neden olmuştur. Köpeklerin adalara sürülmesinden biraz
sonra kentte arka arkaya büyük yangınlar çıkması köpeklerine bağlı
İstanbulluların olayı ilahi bir cezalandırma olarak değerlendirmesine
yol açmış ve bir süre sonra köpekler gerisin geri kente getirilmiştir.


II.Abdülhamid,
1889"da Alman İmparatoru II.Wilhelm"in İstanbul"u ziyaret etmesinden
önce kenti köpeklerden temizlemeyi düşünmüş ve yine köpek sürgünü
gündeme gelmiş ancak köpeklerine pek düşkün İstanbullular, Padişah"a
sayısız dilekçeler sunarak bu girişimi önlemişlerdir.


II.
Meşrutiyet"in ilanından sonra 1910"da daha önce Roma Büyükelçisi olan ve
Avrupa hayranlığıyla tanınan İbrahim Hakkı Paşa"nın sadrazamlığı
sırasında İstanbul sokak köpekleri asıl darbeyi yemişlerdir. İşsiz
güçsüz Çingenelere köpek başına para vererek sokak köpekleri toplatılmış
ve yine Sivriada"ya sürülmüşlerdir. Zavallı hayvanların aç kalıp
birbirilerine saldırmaları ve İstanbul semalarını inleten havlamaları
köpeksever İstanbulluları perişan etmiş ; günün gazete ve mizah
dergilerinde olay uzun süre yer almıştır.


İğrenç bir gelişme
ise Sivriada"da ölen binlerce köpeğin cesetlerine bir Fransız
sanayicinin talip olması ve bu cesetlerden elde ettiği deri, kemik tozu,
gübre malzemesi , yağ gibi maddeleri Marsilya"ya ihraç etmesidir.


Bu
sürgün sırasında birçok İstanbullu binlerce sokak köpeğini evinde
bahçesinde saklamış ve katliamdan kurtarmıştı. Birkaç yıl içinde bunlar
yine sokakların efendisi oldular. 1912"de Babiâli Baskını"ndan sonra
sadrazam olan Mahmut Şevket Paşa"nın İstanbul Belediye Başkanı olarak
atadığı ünlü operatör Cemil Topuzlu anılarında, bu köpekleri halkın
tepkisini çeken ilkel yöntemlerle değil diğer ince (!) usullerle "yavaş
yavaş imha ettirdiğini" iftiharla anlatır. Artık İstanbul"un sokak
köpeklerinin saltanatı noktalanmıştır.

NOT:ALINTIDIR!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TAZILARIN HİKAYESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» CrossFire Hikayesi,Teknik Yardım
» Knight Online Hikayesi Bolum -1-
» Knight Online Hikayesi Bolum -2-
» Knight Online Hikayesi Bolum -3-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Pvp Tanıtımları l Metin2 PVP l KO PVP :: Online Oyunlar :: İstanbul Kıyamet Vakti-
Buraya geçin: